12 Aralık 2008 Cuma

Çin Günlüğü - 7


Bir haftanın üzerine çıkan her tatilimde olduğu gibi gün saymaya başladım. Jetlag hala etkiliyor beni. İklim farklı, hava farklı, su farklı. Bu sebepten otelden biraz geç çıktık. Bizimkilerin işleri bittiğinden gezmeye daha çok vaktimiz oluyor.

Çin yemeklerinin kokusundan bile midem bulandığı için Türk yemeklerine en çok benzeyen şeyleri yemeye çalışıyoruz. Müslüman lokantaları da Müslüman ülkeler gibi pis oldukları için yemek yiyebileceğimiz yerler sınırlı. Sıkıştığımızda McDonald's, KFC gibi yerler imdadımıza yetişiyor. Komünist ülkede emperyalist firmaların ürünleriyle karnımızı doyurabiliyoruz.

Bugün, Uygur Türkleri'nin yaptığı çöp şişlerden yedik. İnsan burada asla aç kalmaz. Koyun etinden yapma şişlerin tanesi 22 kuruş. 10 tane yesen 2 lira para ödüyorsun bizim hesapla. Müslüman lokantalarından daha hijyenik şekilde yapılıyor ayrıca.

Çinlilerin tavırları da akla hayale sığmayacak cinsten. Bazı kokular yemek borusundaki kasları tersten çalıştırarak istifra denen olayı meydana getirirler. Çin yemekleri aynen bu etkiyi yapıyor insan üzerinde. Ama o mide bulandırıcı yemekleri gözlerini kırpmadan yiyebilen insanlar, güzelim mangal kokusunu alınca yüzlerini buruşturuyorlar. O zaman anladım ki Çinlileri anlayabilmek imkansız.

Ne yazıları, ne yemekleri, ne fiziksel özellikleri bakımından ortak hiçbir yanımız yok. Yarın Çin'deki son günüm. Gözüme çarpan en son olayları da yazdıktan sonra gece 5 sularında Barcelona - R. Madrid maçına kalkacağım. Öğleye doğru da Hong Kong'a gideceğim trenle.

Orada çok malzeme çıkar gibi geliyor, hayırlısı...

Hiç yorum yok: