Kitap Yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap Yorumu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Duvar - Jean-Paul Sartre


Orhan Pamuk'u, Ayşe Kulin'i, Luke Rhinehart'ı yorumlayabilirim kolaylıkla. Romanları herkesin anlayabileceği düzeyde yazılmıştır. Ama bir filozof okumak, hatta üzerine yorum yapmak benim boyumu aşar. Bu yüzden bilen birinden yardım alayım dedim.

Felsefe hocamdan kitaptaki imgeleri açıklamasını istedim. Her okula bu tip bir hoca lazım aslında. Öğrettiği şeyi yaşayan. Çoğu arkadaşımdan duyduğum kadarıyla hocaları papağan gibi ezberletmekten başka bir şey yapmıyorlarmış. Durum böyle olunca çoğu nefret ediyor felsefe dersinden. Oysa öyle bir deniz ki felsefe, ben öğretmen olsam sürekli bir konuya girer ve muhtemelen ana dersi veremeden süreyi bitirirdim. Sürekli laf lafı açıyor ve konuyu bitirmeden o heyecan dinmiyor.

Kitaba dönersek klasik bir acemi hatası yaptığımı kabul etmek lazım. Duvar, Sartre'ın 2. kitabı. Bu tip yazarların kitaplarını sırayla okumak, onları anlamaya çalışmayı kolaylaştırıyor. O yüzden "Bulantı" adlı kitabı öncelikle okumak daha güzel bir yaklaşım.

Yazar hakkında bir kaç söz etmeden olmaz. Jean-Paul Sartre 20. yüzyılın en göz önündeki filozoflarından biri. Varoluşçu felsefenin de önemli isimlerinden. Kısaca, bireyin özünün Kutsal Kitaplarda belirtildiği gibi önceden değil, sonradan bireyin kendisi tarafından oluşturulduğu düşüncesi savunuluyor.

Sartre'ınsa felsefe dünyasında ayrı bir yeri var. Kendisi düşünce adamı olduğu kadar aynı zamanda bir eylem adamı. 2. Dünya Savaşı sırasında Direniş Hareketine katıldı. Düşündüklerini düşüncede bırakmayan vizyon sahibi bir aydın. 1964'te kendisine verilmek istenen Nobel ödülünü yapıtlarına ve politik konumuna zarar vereceği düşüncesiyle geri çevirmiştir.

20 Haziran 2009 Cumartesi

Çivisi Çıkmış Dünya - Amin Maalouf


Öncelikle kitabın daha önceki Maalouf romanlarına benzemediğini söylemeliyim. Okuyanlar bilirler, genelde tarihi romanlar yazardı. Bu sefer yaşının ilerlemesinden mi kaynaklanıyor bilemiyorum, dünyanın gidişatına etki edecek bir kitap yazmayı denemiş. Amacı, önsöz ve arka kapakta da belirtildiği gibi dünyayı kurtarmak için çok geç kalınmadığını hatırlatmak.

Deneme türünde yazılmış bir kitap Çivisi Çıkmış Dünya. Bir alt başlık daha var. Uygarlıklarımız Tükendiğinde. Uygarlıklar işlenerek başlanmış. Doğu ve batı ülkelerinin tarihsel sürecini ayrı ayrı ayrıntılı biçimde irdelemiş. Osmanlı İmparatorluğu ve genç Türkiye Cumhuriyeti'nden de övgüyle söz ediliyor kitapta. Atatürk'ün adının geçtiği her yerde insanın içi ürperiyor, gururlanıyor atalarıyla. Yabancı bir aydının, tüm dünyada okunan bir kitabında bizden böylesine güzel bahsetmesi Türkiye'nin imajı açısından önemli.

Dünyanın gittiği bu karanlık yola dikkat çeken bir çok insan var. Neden Amin Maalouf'u okumalıyız?

Yazar her şeyden önce 2 uygarlığa da yakın bir isim. Lübnan doğumlu bir aydın. Babasının gazeteci olması kendisinin kişisel gelişiminde büyük bir etken olmuş. Sünni-Şii karışık Arap toplumunun içerisinde geçirmiş gençliğini. Daha sonra Fransa'ya göç etmiş ve şu anda orada yaşıyor. Tarihçi olması da olayların içerisindeki neden sonuç ilişkilerini güzel kavramasını sağlıyor. Yani hem etnik hem kültürel kimliğiyle Maalouf bütün bir yazar.

Geçmiş ve günümüzle ilgili yaptığı saptamalar bana gayet açıklayıcı geldi. Çözümler konusunda da bazıları gibi toz pembe bakmıyor. Yapılması gerekenlerin imkansıza yakın ama imkansız olmadığını söylüyor. Çevremize baktığımızda bizlerde geri dönülemez bir dönemece yaklaştığımızı fark edebiliyorz elbette. Maalouf, bu düğümlerin içinden çözüm önerileri üretebilmiş.

Dünya tarihi, içinde bulunduğumuz durum ve dünyanın daha iyi bir yer olabilmesi için yol haritaları arayan, aydın ve daha donanımlı bir insan olma çabasını taşıyan her insan için "Çivisi Çıkmış Dünya" biçilmiş kaftan.

19 Mayıs 2009 Salı

Zar Adam'ın Peşinde - Luke Rhinehart


Zar Adam'ı okuyanlar bu kitabu gördüğü anda üzerine atlayacaktır zaten. Okumayanlara, önce ilk kitaptan başlamalarını şiddetle tavsiye ederim. Çoğu diğer romanlardan farklıdır ZarAdam. Hayatınızı değiştirmek için ipuçları sunar. Başkalarının ne dediğinin aslında "o kadar" da önemli olmadığını hatırlatır yeniden.

Bu sefer Luke'un küçük oğlu büyüyor ve kitabın isminden de anlaşılacağı gibi babasının peşine düşüyor. İlk kitap bittiğinde akla gelen yegane soru şu oluyordu. Acaba yazarın dediği gibi bu olaylar yaşandı mı? yoksa bu da bir zar kararı mıydı. Yine %100 güvenilemeyecek olsa bile kitabın kısmen doğru olduğu söyleniyor daha kitabın başında. İlk kitabın 20 yıl kadar sonrası anlatılıyor. Yine müthiş bir kurgu, sıradışı bir hikaye.

27 Nisan 2009 Pazartesi

The Bro Code

Sen Türkiye'ye gelmezsen, biz oradan alır getiririz...


Critical Acclaim for "The Bro Code"

"This is the finest piece of literature ever written. Now will you give me my phone back, Barney?"
--Theodore M.


"This is by far the most disgusting, disparaging, stomach churning thing I've ever read, which means a lot if you've ever seen one of my husband's grocery lists."
--Lily A.


"You'll howl... with delight!"
--Stephen King


"Stinson uses language like a scalpel, digging though our deepest emotional tissue to expose the very core of the human psyche."
--Mike Tyson


"Finally! A book worth reading!"
--God


"Stinson beat me to it."
--J.D. Salinger


"Jefferson's out, Stinson's in!"
--Rachel M. (President - Mount Rushmore National Preservation Society)


"An entertaining beach read."
--Pope Benedict XVI


"Ewww."
--Robin S.


"Out of this world!"
--Alien (creature from another planet)


"I'm sorry what?"
--Maya Angelou


"I have a hundred words for 'snowflake' but only one word for 'The Bro Code,' - awesome!"
--Some Eskimo maybe


"This book makes me want to rethink my career."
--Mark (the dude who wrote the Gospel


18 Nisan 2009 Cumartesi

Edgar Sawtelle'nin Öyküsü - David Wroblewski

David Wroblewski'nin ilk kitabı. New York Times Bestseller olmuş. Arka kapakta Stephen King'in şu sözleri yer alıyor. "Ben uzun bir süre başka iyi bir kitap buluncaya kadar artık okumayacağım. Mükemmel, gizemli ve tatminkar: Bu kitabı alan oyuncular daha zengin bir dünyaya giriş yapacaklardır. Ben onların çıkacakları yolculuğu kısakanıyorum. Ben hayat çok kısa olduğu için neredeyse hiçbir kitabı tekrar okumam. Bu muhteşem romanı tekrar okuyacağım."

Sanırım King ve Wroblewski arasında yakın bir arkadaşlık söz konusu. Pegasus yayınevinden basılan 568 sayfalık kitapta nefeslerin kesileceği, yeni kitap okutmayacak kadar muhteşem bir şey yoktu.

İlk 150 sayfa bir olay olsun diye bekledikten sonra, katili belli bir cinayetin açıpa kavuşturulmasını bekliyorsunuz. Bu adam hiç mi Agatha Christie okumamış acaba? Regina'yı kıskandım doğrusu. 10 Küçük Zenci'yi ilkokul 7. sınıfta okumuştum sanırım. Her saniyesi heyecan doluydu. Toplasan sayfa olarak bu kitabın onda biri etse bile doyuruculuğu bunun on katıydı.

Polisiye roman da bu demek zaten. Her sayfası soluksuz geçen bir zaman dilimi. Olayın geçtiği mekandaki herşeyin ince detayına kadar betimlenmesi zorunlu olan bir kitap değil. Nerde ne var anlatılırken akıcılık kayboluyor. Oysa "Empati"de o denge nasıl da güzel kurulmuştu.

Normalde kitapları tavsiye üzerine okurum ancak bu kitabı rafta beğenip almıştım. Bir daha böyle bir şey yapmamam gerektiğini öğrenmiş oldum. Madem o kadar sıkıldın, niye bitirdin diye soranlara, rica ediyorum ki sormasınlar.

İlk defa bir kitap hakkında olumsuz eleştiri yapıyorum. Bunu yapmak bile hoşuma gitmedi ama başkaları da faydalı kitaplar okusun diye bunu da yapmam lazım. Etiketlerdeki "Kitap Yorumu" bölümünden okuduğumuz bazı kitaplar içerisinden bir seçim yapabilirsiniz...

20 Şubat 2009 Cuma

Dönüşüm - Franz Kafka


Yine okulun verdiği ödevlerden. Derin anlamları var. Yüzeysel bakmamak lazım böyle yazarların yazdıklarına. Adıyla çok fazla örtüşen bir kitap. Kendisini ailesine adamış ve bu sebeple toplumun, iş yeri sahibinin, ailesinin kölesi olmuş kahramanımız, bir sabah böceğe dönüşerek kendisinden beklentileri olanları hayal kırıklığına uğratır. Artık işlevsizdir ve aynı kandan gelme olsa bile vazgeçilebilir.

İnsanoğlunun çıkarcılığını işleyen kısa bir roman Kafka'nınki. Kısa ama okuması da zor. İnsanın kendisini zorlaması gerekiyor okuduğunu sindirmesi için. Düşünmeye, sorular üretip cevaplar bulmaya gereksinimi var nitelikli insanın. Kafka bu yoldaki rehberlerden sadece biri...

17 Şubat 2009 Salı

Umut - Hayat Akan Bir Sudur - Ayşe Kulin


Çoğu kitabevinin çok satılanlar listesinde üst sıralarda olan bir kitap. Okul tarih dersi için ödev verdi. Pek adetim olmamasına rağmen bir inat meselesi yüzünden aldım okudum. İyiki de okumuşum. Yine bilgi olarak insana pek katkı sağlamayacak bir eser ancak cumhuriyet dönemi sosyal yapısı çok güzel yansıtılmış.

Osmanlı'nın son dönemleri ve yeni filizlenen yeni Türk Cumhuriyeti'nin iç yapısı, insanların devrimler hakkındaki görüşleri ve aile içi yaşananlar anatemayı oluşturuyor. Aşk, gelenek - görenekler ve zamanın farkettirmeden geçişinin İnkılap Tarihi çerçevesinde anlatıldığı "Umut" bu konularla ilgilenenleri 16 TL'lik fiyatıyla kitapçılarda bekliyor.

31 Ocak 2009 Cumartesi

Erkekler 1'e Ayrılır - Emily Griffin


Hani bazı kitaplar vardır, yaşamınızla paralel gitmiyorsa bir şey katmaz size. Öyle gözükür. Ancak her kitapta eninde sonunda işimize yarayacak bir tecrübe vardır.

Öncelikle söyliyeyim, her kitabı hakkında araştırma yaptıktan sonra alırım. Okuyanlara sorarım, internetten yorumları okurum, az da olsa satış rakamları önemlidir benim için. Bu kitap içinse durum farklı oldu. Yayınevine duyduğum güvenden dolayı kitabın adına bakmadan aldım. Ne de olsa Olasılıksız, Empati, Sinestezya gibi kitapları Türkiye'de bizlere ulaştıran yayınevi yine doğru bir seçim yapmıştır dedim kendi kendime.

Aldım ama kitabı kenim okumadan başkasına verdim. Belki de hayatım değişti. Ben okusam bana bir şey katmayacak olan bu roman, başkasının elinde kaderimi değiştirdi. Kendisi yengeniz olur artık. Tamam kabul ediyorum biraz "How I Met Your Mother" esintisi taşımaya başladı yazı. Ben kitaba döneyim.

Saydığım diğer kitaplarda olduğu gibi sürükleyici bir öykü var. "Nasıl bitecek acaba?" diye sorduğumuz sorular son bölüme kadar cevaplanmıyor. Ama x bir insanın hayatı beni ilgilendirmez diyorsanız, hiç girmeyin. Okunacak neler var raflarda.

Emily Griffin'e teşekkürler...

21 Ocak 2009 Çarşamba

Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini


Masumiyet Müzesi'ni okuyup hakkındaki görüşlerimi belirtmiştim yine. Edebi açıdan söylenecek söz yok. Nobel hakeder mi, ona karar vermek bana kalmaz ama Orhan Pamuk'un Nobel almasının gerçek nedeni belli. Ödülden sonra yazdığı ilk romanda yine ülkemizin eksik yanlarına dokundurmadan edememişti.

Khaled Hosseini ise bir Afgan. Rusya'nın Afganistan'a girdiği senelerde Amerika'ya sığınma hakkı elde etmiş. Zaten böyle bir romanı Afganistan şartlarında dünyaya duyurması mümkün değil. Kurgusundan, akılıcığından söz etmeden önce değinmek istediğim nokta, yazarın ülkesi hakkında yazdığı olumlu şeyler. Belki tüm Afganistan yazarın anlattığı gibi değil, ancak onun tanıttığı ülke, tüm siyasi buhranlara karşın insanlarıyla Anadolu insanlarıyla o kadar benzeşiyor ki kanınızın kaynamaması mümkün değil. Tüm katliamlara, ölümlere, iç savaşlara rağmen Afgan insanı akılda olumlu kalıyor.

İçeriğe gelirsek, Uçurtma Avcısı insanın içine işleyen bir hikayeye sahip. Sınıf farklılıkları ve savaşlar içinde başlayan bir dostluk hikayesi. Son sayfaya kadar mükemmel kurgulanmış bir dram. Sonsuz bağlılık.

Filmi geçtiğimiz senelerde vizyonlarda olan orjinal adıyla "Kite Runner" uygun fiyatıyla ve boyutuyla kitapçılarda sizleri bekliyor.

Tavisyemizdir...

10 Ocak 2009 Cumartesi

Farkındalığın Işığı - Jiddhu Krishnamurti


Sözlerine çok önem verdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine alıp okuduğum bir kitap. Yazarın adını telaffuz etmek bile güç. Kendisi anlaşılabileceği gibi bir Hintli ancak bir Hindu değil. Bir ateist. Biliyorum son okuduğum kitaplar insanı dinsizliğe götürecek türden ama önemli değil. İnsan okuduklarından etkilenir. Yine de son karar her zaman benimdir.

İzinden bir çok insan gitmiş Krishnamurti'nin. Kendisi öncelikle buna karşı çıkıyor. Kişinin mutlulupa ulaşması için tamamen kendisi olması gerektiğini söylüyor. 2. el bilgi diye nitelendiriyor başkasından öğrenilen bilgileri. Burada kendisiyle çelişiyor aslında. Adama sorarlar, neden kitap yazıyorsun o zaman diye?

Ayrıca yaşanan ana tam olarak odaklanmanın sonucunda o anın hatırlanmayacağını savunmuş. Böylece pişmanlık duyduğumuz olayları hatırlamakla acı çekmeyeceğimizi düşünüyor rahmetli Hintli.

Kendisine katılmamakla beraber ahirette başarılar diliyorum.

Not: Resimde reklam oldu ama bir yandan iyi de oldu. İnternetten kitapları ucuza bulabileceğiniz güzel bir adres Ideefixe.

26 Aralık 2008 Cuma

Zar Adam - Luke Rhinehart


Few novels can change your life, this one will!

Gerçekten de son sayfasına kadar şaşkınlıkla okuduğum bir kitap. Türk gelenek-görenek sistemine tamamen ters ve dünyanın her kesiminden tepki toplaması olası bir kitap. Ne var ki büyük yazarlar da böylesine insanlar değil mi zaten? Kalıplaşmış düşüncelere karşı çıkanlar, var olana yok diyenler, güzel olanı beğenmeyenler.

Öncelikle şunu söylemeliyim, dininize fazla bağlı biriyseniz bu kitabı okumayın. Kitabı okuyacaklarda hayatlarını buna göre şekillendirmesinler. Çünkü bu kitap az sayıdaki hayatınızı değiştirecek kitaplardan biridir.

Bir günü diğeriyle aynı olanlarınsa kaçırmamasını öneririm. Hayatınıza yeni heyecanlar katacaktır. Önyargıyla yaklaşılmadığı takdirde okuyanlara büyük zevk vereceğine inanıyorum.

"Luke Rhinehart and THE DICE MAN have launched a psychiatric revolution."

— London Sunday Telegraph

"A fine piece of fiction . . . touching, ingenious and beautifully comic."

— Anthony Burgess

" . . . Extremely funny and very impressive."

— Colin Wilson

"THE DICE MAN is a blackly comic amusement park-of a book,replete with vertiginous roller coaster rides of the spirit,feverish omnisexual trips through the tunnel, of love, and crazy images reflected in the . . . distorting funhouse mirrors of the mind."

— TIME Magazine

"Weird, hilarious . . . an outlandishly enjoyable book."

— St. Louis Post-Dispatch.


Witty reckless clever ... . a caper at the edge of nihilism. The vacuum of the will--Rhinehart has diagnosed the malady brilliantly."

— Melvin Maddocks in LIFE


"An extraordinary novel impressively intelligent . . . It could even be a dangerous novel. . . At the very least readers will laugh until they find the tears running down their cheeks."

— David Slavitt

"A hell of a lot of fun . . . As a writer, Rhinehart gives a virtuoso performance."

— New York Herald

"Brilliant . . . much like CATCH-22 . . . the sex extra-juicy."

— The Houston Post

"A memorable book . . . almost brilliant. It repels and

— Time Out (London)

"Outrageously funny . . . full of provocative ideas that may offer a glimpse of the future. . . . Scary, hypnotic . . . most dangerous . . .

— Fort Worth Star-Telegram

"Hilarious and well-written . . . The first 30 pages alone are a brilliant summary of modern nihilism. Dice living will be popular, no doubt of that."

— Time Out (London)

"The most compulsive first novel I have experienced since John Fowles The Collector. It also happen to be a very much better book."

— John Harder in Books and Bookmen

Kışkırtıcı ve uyarıcı bir macera. Son sayfasına kadar sürükleyen, kurgusu müthiş bir roman.

Leo

13 Aralık 2008 Cumartesi

Jeffrey Moore - Sinestezya

April Yayıncılık'ın okurlara sunduğu 3. muhteşem kitap. Adam Fawer'ın Olasılıksız ve Empati'sinden sonra şimdi de Jeffrey Moore'dan Sinestezya.

Empati'yi okuyup beğenenler için mutlaka okunması gerekenler listesinde olmalı. İçinde geçen deneysel veriler ve bilgiler, parapsikolojiyle ilgilenenler için altın değerinde. Beynin kimyasal yapısı ve hormonal dengemiz hakkında çok şey öğretiyor. Kendi bünyemizi daha verimli kullanabilmemiz için küçük ipuçları var.

Edebi açıdan bakılırsa da kesinlikle sürükleyici. Başkarakterin özelliklerini çözmeye çalışarak ve hikayenin sonunu sabırsızlıkla bekleyerek getiriyorsunuz kitabın sonunu. Ben, kitabı kaybettiğim dönemde son bir kaç sayfası kalmıştı. Kitaba ulaşır ulaşmaz bitirdim ve rahatladım. İstanbul'a dönünce sıradaki kitaba geçebiliriz artık gönül rahatlığıyla...

28 Kasım 2008 Cuma

Masumiyet Müzesi'nin Ardından


Hakkında çok tartışmalar yapılan Orhan Pamuk'u eleştirebilmek, konu hakkında kendi yorumumu yapabilmek için aldım kitabını. Öncelikle belirteyim bizim kadar konu hakkında bir şey bilmeden yorum yapan bir başka toplum daha yok. Okulla birlikte "Mustafa" izleyip gayette beğendikten sonra evde ailemin söyledikleri beni dumura uğratmıştı.

"Atatürk'ü alkolik olarak gösteren bir filmin yönetmenine para kazandırmam ben!"

Ben de x bir kitap veya filmin üzerine karalama adına istediğim yorumu yapabilir. Çamur at izi kalsın hesabı. Neyse...

Kitaba başladığımda, bu önyargıdan kaynaklanan ister istemez, yanlış anlamaya meyilli bir durum vardı. Türkiye'deki sahtecilik olaylarından, Atatürkçülük-laiklik kavramlarının karıştırıldığı gibi konular küçük ayrıntılar halinde cesurca dile getiriliyordu. Pamuk'a Nobel'i getiren cümleler bunlar diye düşündüm en başta. İlk 150 sayfa, betimlemeleri kuvvetli cinsellikle doluydu. Ancak sayfalar ilerledikçe, benim de yaşadığım türden bir aşk hikayesinin içinde buldum kendimi. İş bir zaman sonra o kadar çığrından çıktı ki gelecekte ne olacağını kitap sayesinde önceden biliyordum diyebilirim. Umarım sonumuz öyle olmaz.

Aşk romanı sevenler için Masumiyet Müzesi çok güzel bir seçim. Orhan Pamuk'sa siyasi görüşlerini işin içine katmadan yorumlamak gerekirse anlatmak istediğini hakkıyla anlatabilen bir yazar. Başkarakter Kemal'in hissettiklerini sanki kendimiz hissediyormuş gibi yaşıyoruz(En azından benim içim öyle oldu.).

Tabiki bir kitaptan zevk almak için kitaba kendini verebilmek, okumak için okumamak lazım. Dili, üslubu veya konusu vasat olan kitaplar bile insanlara bir şeyler katar. Kişisel gelişim için okumanın önemi de gözardı edilemez.

Bundan sonra okuduğum kitapları içeriğini açıklamadan, tarz ve üslüp açısından yorumlamaya ve tavsiye etmeye çalışacağım. Yandaki bölümden kitabı tıklayarak hakkındaki yoruma ulaşabilirsiniz...