28 Kasım 2008 Cuma

Masumiyet Müzesi'nin Ardından


Hakkında çok tartışmalar yapılan Orhan Pamuk'u eleştirebilmek, konu hakkında kendi yorumumu yapabilmek için aldım kitabını. Öncelikle belirteyim bizim kadar konu hakkında bir şey bilmeden yorum yapan bir başka toplum daha yok. Okulla birlikte "Mustafa" izleyip gayette beğendikten sonra evde ailemin söyledikleri beni dumura uğratmıştı.

"Atatürk'ü alkolik olarak gösteren bir filmin yönetmenine para kazandırmam ben!"

Ben de x bir kitap veya filmin üzerine karalama adına istediğim yorumu yapabilir. Çamur at izi kalsın hesabı. Neyse...

Kitaba başladığımda, bu önyargıdan kaynaklanan ister istemez, yanlış anlamaya meyilli bir durum vardı. Türkiye'deki sahtecilik olaylarından, Atatürkçülük-laiklik kavramlarının karıştırıldığı gibi konular küçük ayrıntılar halinde cesurca dile getiriliyordu. Pamuk'a Nobel'i getiren cümleler bunlar diye düşündüm en başta. İlk 150 sayfa, betimlemeleri kuvvetli cinsellikle doluydu. Ancak sayfalar ilerledikçe, benim de yaşadığım türden bir aşk hikayesinin içinde buldum kendimi. İş bir zaman sonra o kadar çığrından çıktı ki gelecekte ne olacağını kitap sayesinde önceden biliyordum diyebilirim. Umarım sonumuz öyle olmaz.

Aşk romanı sevenler için Masumiyet Müzesi çok güzel bir seçim. Orhan Pamuk'sa siyasi görüşlerini işin içine katmadan yorumlamak gerekirse anlatmak istediğini hakkıyla anlatabilen bir yazar. Başkarakter Kemal'in hissettiklerini sanki kendimiz hissediyormuş gibi yaşıyoruz(En azından benim içim öyle oldu.).

Tabiki bir kitaptan zevk almak için kitaba kendini verebilmek, okumak için okumamak lazım. Dili, üslubu veya konusu vasat olan kitaplar bile insanlara bir şeyler katar. Kişisel gelişim için okumanın önemi de gözardı edilemez.

Bundan sonra okuduğum kitapları içeriğini açıklamadan, tarz ve üslüp açısından yorumlamaya ve tavsiye etmeye çalışacağım. Yandaki bölümden kitabı tıklayarak hakkındaki yoruma ulaşabilirsiniz...

Hiç yorum yok: