11 Aralık 2008 Perşembe

Çin Günlüğü - 6


Çin'deki 6. günümüzde elektronikçilerin olduğu semte gittik. İstanbul'da yaşayanlar bilirler, Doğubank İş Hanı vardır. Orjinal malları gümrükten kaçırdıklarından, vergisiz ve ucuza satarlar. Çin'de mal kopyalamak veya sokak satıcılığı yapmak suç değil zaten. Polisin ses çıkardığını görmedim bu tür şeylere. Bugün gittiğimiz yer de fiyat açısından çok ucuz bir yerdi.

Aslında bir ürünün fiyatını ilk kez sorduğunuzda fiyat farkı çok azmış gibi geliyor. Ancak sıkı pazarlıkçıysanız, ürünü yarı fiyatına hatta daha da aşağısına alma imkanınınız var. Pazarlık payı o kadar büyük ki açıklamak için bir satıcıyla dedem arasında geçen dialoğu örnek göstermek istiyorum.

Satıcı: Saat almak ister misin?
Dede: Fiyat?
Satıcı: 400 yuen(1 yuen 0.22 ytl)
Dede: 20 veririm
Satıcı: 200!
Dede:20...
Satıcı:100!
Dede: Almıyorum kardeş sağolasın

Satıcının dedemi ikna etme çabaları, dedemin bu çabaları alaya alması (satıcı da dahil) etraftaki insanları da kahkahaya boğdu.

Sonuç olarak zaten hastalıktan zayıf düşen bünyeme satıcılarla cebelleşmek çok geldi. En son, akşam yemeği için gittiğimiz Türk lokantasında çalan İbrahim Tatlıses şarkısı mental olarak da bitirdi beni.

Ben seni sevmekten, başka ne yaptım?
Bir Tanrı'ya taptım, bir sana taptım.
Sen bana bir değil, bin hata yaptın,
Seni affederesem namert olayım!

Sabah gördüğüm rüyanın üstüne çok iyi gitti sağolsun...

Hiç yorum yok: