1 Ağustos 2009 Cumartesi

Vampir Dünyası#1


Efendim bildiğiniz gibi son günlerde vampirlerle ilgili her şey fazlasıyla revaçta. Filmleri, dizileri, kitapları her yerde çok izleniyor, çok okunuyor. Ben de konuyla ilgili yanlış bilinen ve vizyona konulan konulara bir parantez açayım dedim.

Herkesin beğeniyle izlediği Twilight'la başlayalım. Kitabı okumadım ama film üstünden konuşacağım zaten. Öncelikle film aşk hikayesini vampirlik temasının önüne koymuş. Vampirlerin o karanlık özellikleri ön planda değil. Vampirlik efsanesi Tanrı'nın verdiği ceza olarak kabul edilir. Bu yüzden vampirlerin derisi ışıkta değerli bir taş olan elmas gibi parıldamaz.

Bu parıldama meselesi porfiria hastalığından geliyor. 1700’lü yıllarda keşfedile ve bir çeşit kan zehirlenmesi olan Porfirya hastalığının ilerlemesiyle derinin kızılötesi ışınlara karşı zayıfladığı ve bu nedenle karardığı görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok acı çeker. Sonunda çıldırır. O dönemki hastalar tedavi amaçlı hayvan kanı içtikleri için de kan içme meselesinin buradan kaldığı düşünülmektedir. Ama vampirlik terimi bundan eskiye dayanır.

İlk vampirin Adem ve Havva'nın oğlu Kabil(Caine) olduğu söylenir. Musevi, Hristiyan ve Müslüman kaynaklarından da benzer bir olay anlatılır. Tanrı, Adem ve Havva'nın iki oğlundan adak ister. Çiftçi Kabil en güzel meyve ve sebzelerini, çoban Habil'de en genç ve en güçlü hayvanını kurban eder. Tanrı Habil'inkini kabul eder, Kabil'inkini reddeder. Kabil de kıskançlıktan insanlık tarihinin ilk cinayetini işler.

Buradan sonra hikaye farklı kaynaklara göre değişiyor. Musevi ve Hristiyanlara göre Caine Tanrı'nın huzurundan kovulduktan sonra Adem'in ilk karısıyla karşılaşır ve onun kanını içerek uzun süren bir karanlığa düşer. Gözünü açtığında Michael(Mikail) ile karşılaşır ve affedildiği müjdelenir. Ama Caine asıl affın kendi vicdanı tarafından olması gerektiğini söyleyerek bu teklifi reddeder. Bunun üzerine lanetlenir.

"Bu diyarlarda gezdiğin sürece, sen ve senin çocukların ateşten korkacak. Ateşim sizin derinizi yakacak ve sizi mahvedecek."

Daha sonra melek Raphael(İsrafil) Caine'e tekrar bağışlandığını söyler ama yine aynı gerekçeyle reddedilir. İkinci lanet geliverir.

"Bu diyarda gezdiğin sürece sen ve çocukların gün doğuşundan korkacak. Güneşin ışınları sizi ateş gibi yakacak. Şimdi git ve karanlık bir yere saklan, saklan ki güneşin gazabını hissetme!"

Son laneti ölüm meleği Uriel'den(Azrail) gelir. Reddedilen Uriel, "Sen ve senin çocukların, bu diyarda gezdiği sürece karanlığa tutunacaklar. Sadece kan içecekler. Sadece kül yiyecekler. Bir ölü gibi yaşayacaklar, fakat ölmeyecekler. Son günlere kadar dokunduğunuz her şey yok olacak!"

Bütün efsaneyi ayrıntısıyla okumak isteyenler buraya tıklasın.

Vampirlerin özellikleri buradan gelmekte. Ateşten korkarlar, güneş ışığına çıkamazlar çünkü yanarlar ve dünyada kalmaya mahkum edilmişlerdir. Ölü olmalarına rağmen ölümsüz gibi varlıklarını sürdürürler.

Daha kısa planlıyordum aslında ama bayağı uzun bir yazı olacak gibi. O yüzden burada kesiyorum. Bir sonraki yazıda yeni çıkan vampir dizileri üstünden devam edeceğim...

Hiç yorum yok: